Beynimiz mükemmel yapısıyla bilim insanlarını hayretler içinde bırakacak kadar karmaşık bir yapıya sahipken biz sahip olduğumuz gücün farkında mıyız acaba?
Beyin, insanı yönlendiren, hayatta kalmasını sağlayan ve kompleks yapısıyla bilim insanlarını her defasında hayrete düşüren olağanüstü bir sistemdir.Bizim bir buçuk kilo ağırlığındaki beynimiz saniyede 1 katrilyon hızla işlem yapıyor.
İnsan beyni yaratılış itibarıyle bir öğrenme programıyla yüklü olarak gelmektedir. Ancak bu programın yanında kullanıcı kitabı yoktur. Zaman geçtikçe öğrenilen bilgi ve becerilerin modası geçmektedir.Modası geçmeyen ve hayat boyunca ihtiyaç duyduğumuz ise “öğrenmenin öğretilmesidir”.
Beyin, iç içe üç bölümden oluşur.Orta beyinde bulunan hipokamp, “hafızanın merkezi”dir.Bu merkez adeta beynin yazıcısı gibi faaliyet gösterir. “Beynin yazıcısını” kendi isteğimizle çalıştırabilir, istediğimiz bilgileri kaydedebiliriz.
Hipokamp bölgesi bilgilerin kalıcı hafızaya geçip geçmeyeceğine karar veren merkezdir. Beynin hipokamp olarak adlandırılan bölgesinde, sinapslar,yüksek frekanslı elektrik sinyalleriyle uyarılınca sinaptik bağlantılar güçleniyor.
Çeşitli öğrenme kanallarından bize ulaşan bilgiler verdiğimiz önem derecesine göre kaydolmaktadır. Merak ve ilgi duymadığımız, önemsemediğimiz; kısacası duyguların hareketlenmediği olaylarda gelen bilgiler düşük frekanslı elektrik sinyalleri şeklindedir.
Sonuçta zayıf sinaptik bağlar oluşur ve beyin “harddiskine” (korteks) kayıt işlemi gerçekleşmez. Çünkü böyle durumlarda “alıcılar” (duygular) harekete geçmemektedir.
Duyguların uyandığı olaylarda ise hipokamp hareketlenmekte, beynin en dış tabakasında bulunan “kortekse” kayıt işlemi tamamlanmaktadır.
Beynin üçüncü kısmı olan korteks, beynin düşünen, konuşan, yazan, yeni buluşlar yapan, merak eden, plan yapan, öğrenmenin, zekanın ve hafızanın oluştuğu bölüm olup, sınırsız bir kapasiteye sahip görünmektedir. Üzerindeki görme, duyma ve diğer algılama merkezleriyle ve dış dünyayla sürekli iletişim halindedir. Bu kapasiteyi nöronlar arasında kurulan ilişkiler sağlamaktadır.
Duyguları uyandıran olaylar orta beyinde bulunan “hipokamp” vasıtasıyla beyin korteksi üzerine kaydedilmektedir.Öğrencinin konuya ilgisinin çekilmediği, merakın uyandırılmadığı ve konunun zevkli ve eğlenceli hâle getirilmediği “öğretme süreçlerinin “başarısız kalması “hipokamp” denilen beyin bölgesinin uyarılmamasıyla ilgilidir. Üzerinde “merak ve ilgi” etiketi taşımayan bilginin beyne girmek için gerekli vizeyi alması mümkün değildir.
İki lobun birlikte kullanıldığı, birbirleriyle uyumun sağlandığı ve işbirliği içinde çalışıldığı durumlarda kişisel yetenek ve etkinliklerde de artış gözlenmektedir. Eğitimde beynin iki lobunun kullanımı beyin kapasitesinin iki kat değil, daha fazla artmasına yol açmaktadır. Hızlı ve etkili öğrenmenin yolu beynin her iki lobunu birlikte, dengeli kullanmaktan geçiyor.
Beynin işleyişi ile ilgili araştırmalar yapan uzmanlar, her iki yarıkürenin de farklı işlevleri olduğunu ve farklı eylemleri gerçekleştirdiğini ortaya koymuştur.
Sağ yarımküre, resimler halinde düşünür. Sezgiseldir, sentez yapmak için kullanılır. Sağ yarımküre bütünseldir,bir kavramın ya da durumun tüm öğelerini aynı anda benimseyip kavrar. Beynin yaratıcı bölümüdür.
En ilkel ve işlemsiz haliyle yaptıklarımız, söylediklerimiz ve düşündüklerimiz çoğu zaman Duygusal Beynin eseridir. Her zaman değil ancak çoğu zaman bilinçsiz bir düşünme şeklidir.
Daha analitik olarak, sebep sonuçlarıyla tartarak yaptıklarımız, düşündüklerimiz ise Mantıksal Beynin eseridir.Sol beyin mantıklı, sistematik ve analitik düşünmeye, yazı ve sayılara, ölçme değerlendirme ve eleştirmeye daha yatkın olarak çalışır.
Beynimizin her iki yanını kullansak da herkeste bir taraf,diğerine göre daha aktiftir.
Beyin, bilinçli ya da bilinçsiz vücudun tüm hareketlerini kontrol eden denetim merkezidir. Duygu, düşünce ve konuşmadan sorumludur. Bilinçdışı olarak adlandırılan sağ beyin, ana rahminden ölene kadar bütün anıları depolar ve hiçbir bilgiyi silmez.İçinizde evrenin en büyük gücü,her saniye size hizmet etmek için bekliyor. Yanlış mesajlar, yanlış sonuçlar doğurur; bilinçaltınıza farkında olarak, gerçekten istediğiniz mesajı yollayın. Bilinçaltı doğru-yanlış, olumlu-olumsuz bilmez. Siz ona ne iletirseniz, bilinçaltı onu iyi bilir ve gerçekleştirmek için uğraşır.